30 Aralık 2009 Çarşamba
28 Aralık 2009 Pazartesi
Silkmede birinciyiz
Silkmede birinciyiz. İyi de her başarılı silkmeciye madalya verilir mi? Haayır. Sözü biraz dolandırarak başka bir yere getirmek istiyorum: Üst kat komşuma.
Evin üç cephesinden gün boyu her an bir şeyler silken bu temizlik hastası komşumdan ben de yaka silkiyorum. Komşuluğumuz apartman girişinde selamlaşma ve hatır sormayla sınırlı olan, son derece sessiz ve sakin bu komşumuzun; dingin haline bu eylemler sonucu ulaştığına inanıyorum. Bu da O'nun yogası.
Sabah faslı, yatak odası penceresinden çarşaf ve battaniye silkmeyle başlıyor. Öğlene doğru salon penceresinden toz bezi ve kilim tarzı yer yaygıları ile faaliyet devam ediyor. Akşam üzeri işten gelen eşinin palto, kazak ve pantolonu oturma odası balkonundan (abartmıyorum) çırpılmaya devam ediyor. Son olarak, akşam yemek sonrası sofra bezi ve içinden her ne çıktıysa naylon poşetlerin ters çevrilmiş hali mutfak camından silkilerek gün bitiyor. Sizce bütün bu yaşananlardan sonra madalyayı hangimiz hak ediyor?
Her yıl yapılan yönetim toplantılarında dile getirmemize ve apartman girişindeki panoya yazmamıza rağmen sevgili komşumuz bildiğinden şaşmıyor. Umudum 2010 da. Gülmeyin, bu da yeni yıl beklentilerimden biri.
Sağlık ve huzur dileklerimle.
(Yeni yıla üç gün kala)
27 Aralık 2009 Pazar
Noel Babamızı istiyoruz
Gülelim mi, ağlayalım mı? Tuzu kuru ülkemizin en büyük sorunu Noel Baba'nın kemikleriymiş de haberimiz yokmuş. Yine de Kültür Bakanlığımızca başlatılan bu girişimi hafife almamamız gerekir. Bu güne kadar neyi istedik de alamadık.
26 Aralık 2009 Cumartesi
Bir yıldır buradayım
Acısıyla, tatlısıyla bir yılı geride bıraktık gibi beylik sözler söylemek istemiyorum. Bunları zaten birkaç gün sonra bol bol duyacağız.
Evet, bir yıl olmuş bildiğim dünyadan başka bir dünyada varlık göstereli.
Sanal alem dedikleri bu yerde kendimce, klavyemin tuşlarına dokunduğum kadar, birşeyler yazdım çizdim. Dönüp, dönüp okudukça beni dışarıdan izleme olanağı buldum. Fikirlerimle, duygularımla ve zevklerimle yeniden tanıştım Mevlana'nın dediği gibi.
21 Aralık 2008 blog-blogger sözcüklerinin anlamını öğrendiğim, miladi bir tarihtir benim için. Güzel Oğlum'un ''Haydi anne başla yazmaya'' diye önüme koyduğu, matbaa kokulu bir defter gibiydi blogum.Heyecanla, elim titreyerek başladım yazmaya. Nerden başlayacağımı, ne yazacağımı bile bilemiyordum. Bıraktım kendi akışına.
Yaşam bir sanattır dedim; herşeye rağmen başını dik tutmayı başarabilen, yaşama gülen gözlerle bakabilenler adına.
*
Selâm olsun tüm yaşam ustalarına.