Her ay evimize giren ''Bilim Teknik'' dergisi, bu ay da çamaşır makinasının üzerindeki yerini aldı. Aklımızın en çok çalıştığı iki halimizden birini gerçekleştirdiğimiz bu mekânda geçirdiğimiz zaman sürecinde okumak adetimizdir.
*
Dergide gökkuşağı ile ilgili ilginç bir yazı vardı. Gökkuşağının oluşumu( güneş ışınlarının, yağmur bulutundan düşen su damlacıklarının içinden geçerken kırılıp, yansıması ) , aynı anda iki gök kuşağı oluşabilmesi . . . gibi, gibi. . . Zevkle okudum. Bu arada bilgilerimizi bir kez daha tazelemek amacıyla renklerini sıralayıvereyim:Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi,, lacivert ve mor. Yani toplam yedi renk. Şayet ikinci gök kuşağı da oluşmuşsa onun renklerindeki sıralama ilkinin tam tersi oluyormuş. Niye yalan söyleyeyim bunu bilmiyordum.
*
Neyse, yine okudukça aydınlandım, aydınlandıkça okudum. Lâkin bir yerde takıldım kaldım. Çocukluğumda da duymuştum bu tanımlamayı; ebemkuşağı. Gökkuşağının öbür adı. Ebelerin böyle en olmadık olayların içinde yer almalarına hiç mi hiç aklım ermiyor. Yaradanın gökyüzünde gerçekleştirdiği bir doğa olayı ve harikası gökkuşağı, neden ebelerimizin kuşağı oluyor. Olayın doğumla alâkası yok. Beyaz formasının üstüne yedi renkli kuşak takmış bir ebe de görmedim bu güne kadar. Belki de argo dilde kullanılıyordur ebemkuşağı. Hani ''Yok ebenin . . .'' der gibi . Şayet durum buysa, yazık oluyor ebelere. :-))
*
Sağlık ve huzur dileklerimle