13 Aralık 2011 Salı

13 ARALIK ve BİR ALIK




OOOO Benim işte.



Salı, benim musıkîye doyduğum gündür. Farklı iki toplulukta birbirinden güzel eserler öğrenip , dönüş yolunda için için mırıldanarak mutlu mutlu evimin yolunu tutarım.



Bugün de o günlerden biriydi. Güzel hava, zamanında gelen otobüs ve rahat başlayan yolculuk. Taa ki E5 karayoluna çıkana kadar. Bir anda aklıma gelen, iki haftadır sahibine veremediğim bebek hediyesi (tulum). Birlikte meşk ettiğimiz, uzun yıllar aynı iş yerinde çalıştığım bir arkadaşımın ilk torunu için almıştım. Benden çıkan HİYUVVVV nidası ile körüklü upuzun otobüsün her yanından bir kafa şööööyle bir bana baktı. Kendi kendime ''Kendine gel'' dedim ve tasalara büründüm. ''Allah vere de bebecik çabucak büyümese'' gibilerinden anasının-babasının duymasını hiç istemediğim garip dileklerle yolculuğumun birinci etabını tamamladım.





Her hafta olduğu gibi büfeye uğrayıp birer satırlık şans oyunlarından oynadım ve elimdeki poşetin düşme tehlikesini bertaraf etmeye çalışırken zavallı cüzdanım, perişan bir halde kendini yere atıverdi. Bozuk paralarım çevreye saçılırken, ben Allah Allah, Allah Allah vaziyetinde kalakaldım. Camekânlı seyyar dükkânını başıboş bırakıp yardımıma gelen güzel insana bir jest yaparak bayat açma ve çatallarından aldım.





Son etap bindiğim dolmuşta birdenbire aklıma ucu içine kaçan tükenmezim geldi. Elimi çantama attım ve tükenmezin birbirine geçen kısımlarını sıkıştırma çabasına giriştim. Bir anda oink oink içindeki yay havai fişek edasıyla dolmuş semalarında yükseldi, tepesi yere düştü ve bendeki nasıl bir azimse parçaları yolcular yardımı ile toparlayarak, içimi huzurla doldurdum. Duyan da Cross Mross marka kaliteli bir kalem zannedecek. Uyduruk, sıradan birşey. Yine kendi kendime; Allah Allah, Allah Allah dedim durdum.





Bugünde birşey vardı, ama ne??? 13 rakamıyla bugüne kadar hiç de bir alıp veremediğim olmamıştı. Hatta, ayın 13ünde doğan sevdiğim bir sürü insan varken...





Sağlık ve huzur dileklerimle



Hiç yorum yok: