13 Eylül 2009 Pazar
Et bebek
Ailenin hafızası en güçlü bireyi olmaktan hep gurur duymuşumdur. Bebeklik yıllarıma ait bir çok sahne var gözlerimin önünde. Gayret etsem doğduğum günü bile hatırlayacağım.:-)))
.
Bir erkek ve iki kız çocuktan sonra dünyaya gelişimi; stada en son giren maraton koşucusunun yaşadığı hezimet ve gördüğü rağbet olarak özetlemeye çalışırsam yanlış olmaz umarım. ''Aman efendim zahmet etmeyin ebe falan da istemem'' diyerek çıkıp gelmişim dar-ı dünyaya.
.
Bebek deyince akla uyku gelir ya. Uyuyup da büyüyecek hani. İşte, detayına kadar hatırladığım uykuya geçiş anlarımdan kesitler aktarayım sizlere: Canım annem, beni daha çok ayağında sallamayı yeğlerdi. Yüzüme örttüğü tülbent ve görüş açımda iki komşu teyzenin ayakları (biri kemikli, diğeri tombul)bugün gibi gözlerimin önünde. Tabii annem halının üzerinde oturur vaziyette. Önce yavaştan, giderek sohbetin seyrine göre hızlanan; bir Mukaddes Hn. Teyzenin, bir Müstenire Hn.Teyzenin, Bir Mukaddes Hn.Teyzenin, bir Müstenire Hn. Teyzenin.... ayaklarına baka baka sersemleyen kafam ve nihayet uykuya geçiş.
.
Bir başka versiyon: Sevgili ablalarımı beni uyutmakla görevlendiren annemin odadan çıktığı andan itibaren yaşadıklarım. Yaylı somyanın üzerinde zıp zıp zıplayan ablalarım ve oluşan yaylanmadan etkilenerek hoplama stiliyle uyumayı başarabilen ben, yani et bebekleri.
.
Et bebek, canlı bir bebeğe sahip olmak her kız çocuğunun hayalidir herhalde. Ben yaşamasam da, Canım Abla'larıma doya doya yaşattım bu duyguyu. Aramızdaki yaş farkı nedeniyle evciliklerine başka türlü katılmam olanaksızdı zaten. Gün oldu; giydirdiler, süslediler, gün oldu; sözüm ona ıslattıkları ekmek içlerinden köfteler yapıp lokma lokma yedirdiler, salıncakta salladılar. . .
.
Dünyaya gelişimi ''son maraton koşucusu'' benzetmesi ile anlatmaya çalışsam da, bunun sadece görüntüde böyle olduğunu belirtmem gerekir. Yoksa, aileme haksızlık etmiş olurum. Özenerek seçilmiş bir ismim, kucak dolusu sevgim ve bunca yaşanmışlığa karşın çocuk kalmış bir yüreğim var. Ben halâ bir et bebeğim.
Sağlık ve huzur dileklerimle.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Rayegan hanim,
YanıtlaSil"Böyle komsu teyzelerin ayak bicimlerini bile hatirladiginiza göre, siz o bebeklik sürecini en baya bir uzatmissiniz anlasilan. Siz kac yasina kadar bebektiniz?" diye soracaktim ki siz zaten yazmissiniz:)
icinizdeki o et bebegi cok sevdim ben:)
Sünter
Saol Caanm Beeam...
YanıtlaSilSayende çok eğlenceli bir çocukluk geçirdik.
Amaaa...
Ya sen ayaklandıktan sonrası. Her gittiğimiz yere "kardeşinizi de götürün" faslı. Tabii bir ek tembih, "kardeşinize göz kulak olun". Bedelini kat kat ödedik bu şekilde. Et bebek oldu bet bebek.
Hoş bir kafiye oldu.
Şİmdi ise oldun bir koca bebek.
Öptüm bebek...
hehehehhe
YanıtlaSilaz çektirmemişler yahu sana. demek komik hala olmadan once boyle eziyetler gördün bibi :( (bibi, bilmemnecede hala demek ama emin değilim)
bence hepiniz birer "et hala" oldunuz zaman geçtikçe ("zaman geçtikçe", yaşlanmanın kibarcası lugatımda).
MEN DAKKA DUKKA
dipnot : bu arada müstenire ve çılgın ayakları benim arkadaş grubumda bile meşhur.
"MÜSTENİRE" bugüne kadar duyduğum en nadide isim olarak benim de arşivime girdi (tabii ayaklarıyla birlikte, yalnız kemikli olan mı, tombul olan mı onun açıklık getirirseniz sevinirim:)Canım fena halde çocuk doğurmak ve adını "Müstenire" koymak istedi. Fakat heyhat:))
YanıtlaSilBu yazdıklarınızda benim rolüm Asuman'la özdeşleşiyor. Benim de 14 yaş küçük ve devamlı peşime takılan, tembihlenen bir kız kardeşim vardı. Ama biz 2 miz de hala büyümedik. Zaten niye büyüyelim ki, yiğen kontenjanından olduğunu tahmin ettiğim üstteki yorum kişisinin kibarca yüzümüze vurduğu gibi "zaman geçtikçe" daha da küçülmek taraftarıyım ben. Çok sevdim bu yazınızı, sevgiler yolluyorum...
Hepinize yorumlarınız için teşekkür ederim. Aslında yazmayı hiç düşünmediğim bir konuydu bu. Sadece arkadaş sohbetlerinde anlatmayı düşünebileceğim türdendi. Ama bir şey beni tetikledi.:-)) İyi ki de yazmışım.Zaman ayırıp okuduğunuz için tekrar teşekkür ederim.
YanıtlaSilSağlık ve huzurla.