30 Kasım 2012 Cuma

SON NEFES






Yarım kalmış bir yazımı tamamlamak üzere bilgisayarımın başına oturdum. O günü ve tüm duygularımı imlecim izin verirse aktarmaya çalışacağım.


Şükrü İnci'nin ölüm haberini aldığım  O gün, bende ne kadar özel bir yeri olduğunu üzüntümün derecesinden anladım. Henüz Halil Karaduman'ın şokunu atlatamamışken, bu da nesiydi?


Her konserimizde taksimlerini zevkle dinlediğim, güler yüzlü, mütevazi ve görevini kendisine verilen süreyi aşmadan, hakkıyla yerine getiren bir kişi idi. Konser sonunda biz koristleri tek tek kutlaması; ''Çok iyiydiniz'' demesi ne büyük bir nezaketti. 


Bütün bu duygular içinde, bilgisayarımın başına oturup bir şeyler yazmaya çabalarken,daha önce de yakındığım köhnemiş aletimin bana gösterdiği direnç, tüm duygusallığımı, hatta  göz pınarlarıma birikmeye başlayan göz yaşlarımı bir anda öfke seline dönüştürdü. İmlece hakim olamamak... Tuşlara değil dokunmak, önce çekiç, daha sonra balta şiddetiyle vurmak bile yazımı tamamlamaya yetmedi.


Hayatımda ilk kez iki farklı duyguyu peşpeşe yaşadım. Üzüntü ve öfke. Bu arada rastgele vurduğum tuşlardan bir tanesi de geçici olarak yazımın yayınlanmasına neden oldu.


Son Nefes başlığını kullanma nedenim, ilk aklıma gelen merakımdı. Aceba son çaldığı, klarnetiyle söyleştiği son eser neydi?


Nur içinde yat Şükrü İnci.



10 Kasım 2012 Cumartesi

BENİM İÇİN 10 KASIM






        Bestekârlığının  yanı sıra din adamı kimliğiyle de tanıdığımız Hafız Sadettin Kaynak'ın, Atamıza sunduğu bu doyumsuz naatı  ile, bu 10 Kasım'a farklı bir anlam katmak istedim.
  

                                                                        VE
       

                               SEN          OLMASAYDIN         BİZ           OLMAZDIK


                       sloganıyla Ata'mıza minnetle bir kez daha en derin saygılarımı sunuyorum.

--------------------------



                                       Günlük sohbetlerimiz arasında sık sık yinelediği :


              ÖYLE BİR GÜNDE ÖLECEĞİM Kİ  BENİ KİMSE UNUTMAYACAK 


sözlerinin sahibi Canım Ağabeyim, Danikuş'um da eminim, bugün bizler gibi bir çok seveni tarafından       özlemle  anıldı. 


                             MEKÂNLARI           CENNET            OLSUN   




         

3 Kasım 2012 Cumartesi

BEKLENEN GÜN :-))



 Bu sabah çalan kapımın ardında kim vardı biliyor musunuz? Söylemeyeceğim, siz bulun.{;-))



 Elinde gazetesi, yüzünde pırıl pırıl aydınlık gülüşüyle uzun yürüyüşünü tamamlamış bir tanecik KOMŞU'M. Hasret kaldığım bu sahne, artık üstümüzden kara bulutların kalkıp, beklediğimiz günlerin geldiğinin müjdecisidir.




 Bu güne kadar yaşadıklarımız, ibretlik olaylar zinciriydi. Kâbus gibi geçen bayramı DELETE tuşuna basarak silmeyi çok isterdim.



 Çok gerekmedikçe doktor ve hastane kapısı önünden bile geçmeyen bizler, bir kez daha haklı çıktık. Yanlış bir teşhis, ardı sıra yaşananlar ACİL SERVİS lerde vasıfsız elemanlarca yapılan işlemler yüzünden geçirilen endişeli geceler ve gündüzler artık bitti.  



 Haberi erken verme zevkini yaşamak için şimdilik bu kadar yazıyorum. Arkası...... gelecek.



   Her şeyin başı sağlık diyorum ve ayrılmaz yarısı huzurla birlikte hepinize güzel bir haftasonu diliyorum. :-))