31 Mart 2013 Pazar

BİR MİM'İNİZ VAR



Blog aleminde ilk kez ve Sevgili Blogger arkadaşım SİS tarafından mimlendim. Elimden geldiğince sorularını yanıtlamaya çalışacağım.
            
***********************

Etkinliğe Katılmak İçin Kurallar;
1. İlk olarak Liebster Award (Favori Kitap Blogu) logosunu kullanmak.
2. Seni mimleyenin 11 sorusuna cevap vermek.
3. Kendinle ilgili 11 gerçeği açıklamak.
4. Takipçisi 200 altı olan 11 tane blogu mimlemek ve onlara 11 soru sormak.

 

BANA GELEN SORULAR:

1- Farz edin ki blog yazma işi bitti, ama siz de yazmaya alıştınız. Ne yapardınız?

  -Akan suyun önü kesilmez. Demokraside (kalırsa?) çare tükenmez.Diğer blogger arkadaşların peşine takılır, yeni aleme akar giderim.

2- Herkesin hayatında illa bir kültür ögesi vardır; müzik, kitap, film gibi. Sizinki nedir?

   -Her tür müzik, müzik, müzik.

3- İnsan olmak adına insanlık için en son ne eylemde bulundunuz?

   -''İnsan olmak'' günümüzde bi hayli  değer kaybetse de, kendimize mâl ettiğimiz sürece huzur bulduğumuz yüce duygu. Soluk aldığımız her an bunun bilincinde olmamız gerektiğine inanıyorum. 
    Bu tür gerçekleştirdiğim eylemleri yüksek sesle dile getirmek pek hoşuma gitmese de, madem sorulmuş diyerek yanıtlayayım: ÇYDD aracılığı ile, bir gurup öğrencinin yaşamını kolaylaştırmak adına yaptığım yardım ve destektir.  
       
4- Hayvan sever olarak tanımlanabilen bir insansanız eğer sokak hayvanlarının ülkemizdeki şartlarını iyileştirmek adına fikirleriniz nedir?

   -Kendimi, sivrisinek hariç tüm hayvanların manevi annesi gibi hissediyorum. Sokak hayvanlarının sağlıksız barınaklarda değil, insanlarla birarada yaşamalarını istiyorum.  
Hatta, yüzde yüzü kullanılmayan okul bahçelerinin bir bölümünün onlara ayrılmasını, çocuklara küçük yaşta hayvan dostluğu ve sevgisi aşılamanın  en güzel yolunun bu olacağına inanıyorum.  
    
5- Hayal kuruyorsanız eğer en sevdiğiniz hayaliniz nedir?

   -''Haydi biraz da hayal kurayım'' diye mesai ayırdığım bir zaman dilimim olmamakla birlikte, bunaldığım zamanlar önümde beliriveren hayallerim var. İlk aklıma gelen; bahçesinde kümesi, çiçeği- sebzesi, kedisi-köpeği ve yıkandığında taş kokan taşlığı ile mütevazi müstakil bir ev . (çocukluğumdaki gibi)

6- Hiç inançları sorguladınız mı? Sorguladıysanız hangi inancı ve varabildiğiniz sonuç nedir?

   -''İnanç'' çok derin bir kavram: Bir kişiye ya da görünmez bir güce. Olmazsa olmazımızdır. Kişi veya  kişilere olan inancımız yaşadıkları süreyle sınırlıdır. Oysa,  zaman zaman başımızı okşayan müşfik bir el, zaman zaman omuzlarımızdan sımsıkı kavrayarak bizi desteklediğini hissettiğimiz, kimsenin umurunda değilken O'nun tarafından farkedildiğimizi bildiğimiz ve sevgi ile ruhumuzu teslim ettiğimiz  görünmez bir yüce varlığa inanıyorsak kendimizi EKSİK hissetmeyiz.
İnançlar, inananları olduğu için vardır. Bu bağlamda, herkes sadece kendi inancını sorgulamalı, diğerlerine saygı duymalıdır.

7- Başkalarıyla en çok neyi paylaşıyorsunuz ve neden?

   -Samimiyetimi. Maskeye alerjim var.

8- Dünya üzerinde ölmeden önce mutlaka görmeliyim dediğiniz yer veya yerler var mı? Neden?

   -Uzağa gitmeye gerek yok. Doğu Karadeniz'in uçsuz bucaksız yaylalarını görsem yeter.

 9- Tam olarak kim olduğunuzu 3 cümleyle anlatabilir misiniz?

   -Vallahi yarım olarak bile anlatamam.(bu birinci cümle) Söyleyebileceğim tek şey; sevenlerimin beni bulmak için gazeteye ilân verecek kadar çok sevdiği, sevmeyenlerimin yolunu değiştirecek kadar nefret ettiğidir.(bu ikinci cümle)  Galiba ismim gibi  azıcık farklı bir karakter,  nev-i şahsına münhasır  bir eksik eteğim.

10- Sizce yazılı dünya tarihi cidden gerçekleri mi anlatmaktadır? 

   -Yazılı belgelerin birbirinden farklı  , tarihçilerin halâ tartışıyor olmaları gerçeklik konusunda kararsız kalmama nedendir.

11- Bu tarihte olmasaydı dünya farklı olurdu diyebileceğiniz önemli bir tarihi kişilik var mı, varsa kim?

  - Adolf Hitler.

                            
 **********************************

   KENDİMLE İLGİLİ ONBİR GERÇEK:
  1-Bloguna yeterince zaman ayıramayan, sorumsuz bir bloggerim.

  2-Düşüncelerimi paylaşır, duygularımı kendime saklarım.

  3-Kutlanmak üzere adı konmuş günleri  ve  bayramları hiç sevmem.

  4-Katıldığım bir toplulukta kıyı, köşe- bucak tercihimdir.

  5-Ben... diye başlayan cümlelerle kendisini öven, çok özel yaşantısını  paylaşan insanlardan bucak bucak    kaçarım.

  6-İltifatı sözde değil, davranışta ararım.

  7-Hırssız, rekabetten uzak, kanaatkâr yapım, başarı grafiğimin hep ortalarda bir yerde kalmasının nedenidir.

  8-Rahmetli Kemal Sunal gibi yüzümde hep bir tebessüm hali vardır.

  9-Sofrada tabaklara ''yeter'' den sonra inatla koyduğum bir kaşık daha yemek yüzünden lâkabım ''son kaşık''tır.

10-Programsız, paldır- küldür işler canımı sıkar.

11-Hem miyop, hem hipermetrop hem de sıkı bir solağım.



 BENİM SORULARIM:

 1- Blog ve blogger sözcüklerinin  Türkçe'leştirilmiş karşılığı sizce ne olmalı?  

 2- Ne tür kitap okumaktan hoşlanırsınız ?

 3-Geleceğe dair en büyük endişeniz nedir?

 4- Hayvan sevgisini nasıl tarif edersiniz?

 5-Başka bir ülkede yaşamanız gerekseydi  nereyi tercih ederdiniz? Neden?

 6- İlgilendiğiniz  bir  san'at dalı var mı? 

 7- Arkadaşlarınız sizi nasıl tanımlar?

 8- Bir çok  gıda maddemiz ,   ''SAĞLIĞA ZARARLIDIR'' etiketi yapıştırılacak kadar tehlike içermekte. Bu konuya bakış açınız nedir ,  ne önerirsiniz?  

  9-Sürücü - yolcu - yaya olarak bulunduğunuz ilin trafiği hakkındaki olumlu- olumsuz görüşlerinizi  paylaşır mısınız ? 

10-Kendiniz veya bir yakınınızın sağlık sorunu  nedeniyle gittiğiniz sağlık birimlerinde,  anlatmaya değer bulduğunuz olumlu- olumsuz   yaşanmışlığınız var ise anlatır mısınız? 

11-Bir fobiniz var mı? Varsa üstesinden gelmek için ne yapıyorsunuz?    


***********************************

Beni izleyen sevgili 30 blogger arkadaşım,

Yukarıdaki şartlara uygun iseniz lütfen siz de benim MİM'imi kabul edip yanıtlar mısınız? 

Beni kırmayacağınız ümidi ile şimdiden teşekkür ederim.

Sağlık ve huzur dileklerimle.

2 Mart 2013 Cumartesi

MER mi? HABA mı?



           
       
                                                                O da nesi?

          
                 İslâh ve iflâh olmayacağım  bir davranış biçimim. Bir topluluğa girdiğim zaman selâm vermek, bir araçtan inerken iyi günler dilemek, bir alış - veriş bitiminde hayırlı işler dilemek. Karşılık bulur mu? Çoğu kez havada bulut... misali semaya karışır gider.


                 Sağlam teknolojik ürünleri  ve araçları ile takdir ettiğimiz Japon kardeşlerimiz, bu konuyu da sağlama almışlar ki, selâmlaşmalarını bir tören haline getirmişler. Yarı beline kadar eğilen bir Japon'un selâmını görmemek ve de alıp kabul etmemek herhalde pek mümkün olmadığı için, karşısındaki kişi de bir o kadar eğilip bu medeni davranışa gereken yanıtı vermek zorunda .  Oysa bizler, yarı tebessümle karışık  mırıl mırıl bir merhabayı duyurmakta güçlük çekiyoruz. (Bu en iyimser tahmin) 


                 Eskiden çok kızıp, üzüldüğüm bu durum, artık eğlenceli bir gözleme dönüştü benim için. Girdiğim topluluğa yolladığım MERHABA'ma gelen tepkiler:

                 A) Aynı sıcaklık ve güler yüzle bir MERHABA.
          
                 B) Meşgulse kişi, başını yukarı aşağı sallayarak ALDIM- KABUL ETTİM.

                C) Benden pek haz etmiyor ise NAMAZDA SELÂM POZİSYONU (Başın sağa veya sola çevrilmesi) 

                 D) Beni yok sayıyorsa BOŞ BOŞ GÖZLERİMİN İÇİNE BAKIŞ 

                 E) Selâmlaşmanın gereksizliğine inanıyorsa... Bakışları tepemden aşıp, arkamdaki duvarda asılı resmin eğriliğini tesbit etme çabasında olma durumu. MER mi? HABA mı? o da ne? ler. 
                                                                            
                Alış- verişde çok şükür bu kadar çeşitleme olmuyor. Hele hele sinek avlayan bir mağazadan eli dolu çıkıyorsanız, ayağınızın altına bir halı sermedikleri kalıyor. Bir de 3ü 5 e satmışlarsa yüzlerindeki gülümsemeye tahin- pekmez karışımı gibi, bazen vicdan azabı, bazen kuntiz bakışlar eklenerek coşku tuhaf bir hâl alıyor.  
              

                Beni en çok inciten, blog, blog  yazılar yazdığım, sevdalısı olduğum minibüslerin saygıdeğer kaptanlarına duyuramadığım ya da duymazdan geldikleri  İYİ GÜN-  İYİ AKŞAM  dileklerim.

                 Artık beyinlerini okuyabiliyorum :

                 a) Sana mı kaldı benim iyi günüm, akşamım.

                 b) Konuşacağına biran önce in be hanım, daha önümdeki minibüsle yarışacağım. . .


                 Sayelerinde, kazaya- belâya karşı ne çok dua öğrendim. Bu iyiliklerini unutmayacağım.
                 ............


                 Eveeet, özetle BEN BİR SELÂMLAŞMA ARSIZIYIM. İsteyen alsın, istemeyen almasın.


                 Hepinizi saygıyla, sevgiyle selâmlarım.




                 Sağlık ve huzur dileklerimle.