18 Eylül 2011 Pazar

Minibüs Sevdam 5


Bu yazımda resim ögesi kullanmayacağım. Çünkü, aranızda ''AAA Minibüs mü? O da nasıl bir şey acep'' diyecek kimse kalmadı Allah içün. Binmese de görmüşlüğü vardır herkesin.

Anlatacağım olay çok taze değil. Ama kısmet bu güneymiş. Öncelikle, yazacağım olayla ilgili fikrimi belirtmek isterim: Trafiğin en yoğun olduğu iş dönüşü saatlerinde, bu tür toplu taşıma araçlarında görmek istemediğim bir tür insan tipi vardır. Bunlar koloniler halinde ara duraklardan araca yığış yığış çoluk çocuk binerler. Hanımların dişlerinin arasına sıkışmış çörekotları, maydonozlar henüz sindirim sisteminin çarkına girmemiştir henüz. Kakara kikiri halleri ve muhabbetleri bir kabul gününden dönüyor olduklarını kanıtlar. Bunların en büyük özelliği, ayakta durabilecek yaşa gelmiş çocuklarını bile kucaklarına alarak ''ÇOCUKLULARA YER VERİLİR'' tabelası gibi genç beylerin önünde durmalarıdır. Yollarda zorla yürütülmeye çalışılan çocuklar bu tür araçlara binince birden ana kucağı yüzü görüverirler.

Yine böyle bir curcunanın akın ettiği o minibüslerden birinde ben de vardım. Kucaktaki ergeni sırf annesinin oturma bileti gibi görmemesi için davrandım ve GEL CANIM SEN BENİM KUCAĞIMA, ANNEN RAHAT RAHAT DURSUN AYAKTA dedim. Annenin çatılan kaşları ve bozulan plânı beni bihayli eğlendirecekti. Lâkin anne derhal itiraz ederek ''Yok teyzesi siz rahatsız olmayın'' dedi ve ön sıralardan bir bey hanıma yerini verdi. Zafer gülücükleriyle yerine oturan hanım kucağına da çocuğunu oturttuktan sonra bir dizi film müziği ile çalan cep telefonunu açarak muhabbetlerin en derinine daldı gitti.

Az gittik, uz gittik, zigzag çizdik, düz gittik, salâvatlar getirdik. Bir anda ortalık karıştı. Minibüs şöförü küfürler etmeye başladı. Tam ''Bir küfür bu kadar kötü kokar mı?'' diyordum ki içimden, Aman Allahım minibüsün havası çarşı tuvaletini geçti. Benim kucağıma oturtma talebinde bulunduğum yavrucağın sevgili annesi yumruğunu sıkmış, çocukcağızın omuz başlarını zımzıklıyordu. Onların oturduğu bölge olay mahalli gibi boşaltıldı. Meğer çocukcağız bozulan barsağına söz geçirip def-i hacetini eve kadar saklayamamış. Eeee ana kucağı herşeyi görecek. Onlar apar-topar minibüsten inerken, o koltuğa gazete kağıtları serilerek yolumuza devam ettik gittik.

Galiba o gün için Allah'ın sevgili kuluydum. O çocuk benim kucağımda olabilirdi. Başıma gelecekleri düşünmek bile istemiyorum.