31 Ağustos 2012 Cuma

ATATÜRK VE ANNEANNEM

          

BAYRAMIMIZ    KUTLU    OLSUN



Yine Anneannem'le yatmaya hazırlandığımız bir gece...

Çalar saatindeki müziği dinlemem için kurup elime verdikten sonra, son hazırlıklarını yaparken, ben çoktan gömülmüştüm yatağın duvar tarafına. Odası gibi yatağının da kendine has bir kokusu vardı. Kullandığı sabun mu farklıydı, yoksa çarşaflarını itinayla yerleştirdiği sandığından sinen koku muydu bilemem? Bildiğim; bana verdiği farklı  huzur.


Baş ucundaki bardağa dişlerini  yerleştirdikten sonra (O hali çok şirin oluyordu) , ay, ay, ay, anam, anam, anam!! nidalarıyla yattı yanıma. Gelsin sohbet, muhabbet...


Onuncu yıl marşının Anneannem versiyonu çok hoşuma gittiği için, sık sık söylerdik:

Çıktık açık alınla
Hamama da gittik nalınla (Allah)
Temizlendik, yıkandık
Mis kokulu sabunla

Allah;  Anneannem'in şarkı söylerken özel nakaratıydı. Daha önce de bahsetmiştim, bunadım sanmayın. :-)) Mutlaka, her şarkının bir yerinde ya  es ya da nakarat  yerine dilinden dökülüverirdi. Neyse... O geceki konumuz, dönüp dolaşıp Ata'mıza geldi:

Günlerden bir gün, Atatürk'ün memleketlerinden geçeceği haberi üzerine, akın akın tren istasyonuna koşmuşlar. Anneannem de büyük bir heyecanla kalabalığa karışmış.


Uzun bir süre beklenen tren gelmiş ve Atatürk pencereden görünmüş.< Az önce ay, ay, vay, vay diyen anneannemi görmenizi isterdim. Genç kız gibi yatağın içinde ok gibi doğrulup, sesi perde perde yükselerek, tüm ağrılarından arınmış bir canla anlatışını unutamam > 


Kalabalığı yararak trene yaklaşan Cevval Anneannem, Atatürk'le göz göze geldiği an hissettiklerini öyle bir anlattı ki, ben Anneannemi izlemekten, söylediklerini kaçırdım. Aklımda tek kalan ''Sanki gözlerim eridi'' sözleri idi. Bu da bana yetti. O an O'nu çok kıskandım .


Allah rahmet eylesin her ikisine de.

Sağlık ve huzur dileklerimle.