13 Eylül 2010 Pazartesi

Sade kek


Herşey cep telefonuma gelen bir mesajla başladı. Diyordu ki ''Bir ev, bir araba ve 1.500 TL kazanmak istiyorsanız hiç ücret ödemeden falanca numaraya hemen msj. gönderin. Daha önceki bir yazımda da belirttiğim gibi; bilumum şans oyununa , düzenine pek meraklıyım ( Bunun nedenini araştırmak için bir gün kendimi kanepeye yatırıp, başucuma oturup kendimi sorgulayacağım. Gerekirse çocukluğuma kadar ineceğim.)
*
Neyse, gözlerim parlamış bir vaziyette, madem bedavaymış diyerek mesajı yolladım. Anında bir yanıt geldi. ''Arabanızın anahtarını almak için şimdi ikinci aşmaya geçip falanca numaraya msj. yollayın. Bedeli 2.40 TL. Tamam şans oyunu deyince gözlerim yuvalarından uğruyor ama çok şükür o gözler oyuna gelemeyecek kadar da açık aynı zamanda. Bu iş buraya kadar dedim ve kendimce konuyu kapattım. Lâkin, onlar kapatmıyor. Beş dakika arayla ''Evinizin tapusunu almaya niye gelmiyorsunuz?'' gibilerinden kışkırtıcı msj.lar geliyor da geliyor.
*
Haydi, dedim bu da son ama. Msjı. yolladım. Bu kez farklı bir yanıt geldi. Bir internet adresine yönlendiriliyordum. Oradan şifremi almam ve artık çekilişi beklemem söyleniyordu. ''Hah be şöyle'' diyerek bilgisayara yöneldim. Şifre almak üzereydim ki bunun da bir ücreti olduğunu duyunca çok sinirlendim. Bu kadarı da fazla diyerek konuyu kafamdan silip, kendime yeni bir göbek adı buldum ''KEK''.
*
Çekiliş gününe kadar mesajların ardı arkası kesilmedi. ''Geç kalmayın.Son 20 dakika '' diyen mesajları ben silmekten yoruldum. Abartmıyorum ben 50 ye kadar sayabildim. Dahasını siz hesap edin. Bunun yanısıra yine bir başka numaradan gelen israrlı mesaj ''Kuruluşumuzdan kol saati kazandınız şu numaraya kaydınızı yaptırın'' demez mi? Hayır, niye duvar saati ya da başka bir şey değil de kol saati.
*
Yani, sizin anlayacağınız ben 2.40 TL ile ucuz atlattım. Kendime ''Sade kek'' diyorum.
*
Herşeye rağmen gülmeyi unutmayalım.

Hiç yorum yok: