6 Ağustos 2009 Perşembe

Kan bağı


Bir tür akrabalarımız vardır. Kan bağına rağmen sevememişizdir, ısınamamışızdır onlara. Ama onlar arsız arsız bir yerlerde bulurlar bizi. Haber maber vermeden, teklif tekellüf bilmeden, çıkıp çıkıp gelirler.Kapıdan giremeseler pencereden girerler; bazen tek başına, bazen topluca.
.
Bu akrabalar, kışın yoktur ortada. En ufak bir seslerini bile duyamayız. Ne zaman havalar ısınır, işte o zaman burnumuzun dibinde biterler. Genelde sinir bozucu tiz bir sese sahiptirler ve ne dediklerini anlamamız olanaksızdır. Ama Allah için üzerimize titrerler. Bizlere yakın olmak için ellerinden geleni ardlarına koymazlar.
.
Özellikle gece yatısına kalmayı tercih ederler. Evimizde girip çıkmadıkları yer yoktur. Gündüz pek ortalarda dolaşmazlar. Lâkin, gece hayatını çok severler. El ayak çekilip, ışıklar söndüğü andan itibaren ortaya çıkarlar.
.
İşte, akrabalık ilişkilerinin su üstüne çıktığı saatler başlamıştır artık. Nasıl ? Sizde de var değil mi onlardan. İstediğiniz kadar inkâr edin. Onlar tiz sesleriyle, önce aranızda bir kan bağı olduğunu anlatacak, sonraaa aynı kanı taşıdığınızı kanıtlayabilmek için gerekeni yapacaklardır.
.
Ben bizimkilerden birinin profilden, artistik yakın çekim bir fotoğrafını yan tarafa koyuverdim. :-))))
.
Bu yazıyı okuyan tüm gerçek akrabalarımdan yüreklerini hoplattığım için özür dilerim.
.
Sivrisineksiz geceler hepimizin olsun.
.
Sağlık ve huzur dileklerimle.
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder