15 Nisan 2009 Çarşamba

Anahtar


Hoppalaa! Nerden çıktı bu anahtar demeyin. Günde kaç kez elimize aldığımız onca anahtarımız var. Saygısızlık etmeyelim ve bu konuda duyarlı olalım. Aradığımız ve bulamadığımız zaman düştüğümüz çaresizliği unuttuk mu? O an ki yüz ifadelerimizi resme dönüştürsek, bir dizi korku filmi yaparız.
.
Düşünebiliyor musunuz? Yorgun argın geldiğiniz evinizin kapısında anahtarınızı bulamadığınızı. Arabanıza; kaybettiğiniz anahtarı yüzünden, acı acı dışından baktığınızı. Her zaman küçük bir el hareketiyle kilidini açtığınız kapıların ardında, size ait bir dünya var ama içine giremiyorsunuz.
.
Anahtarı ilk kimler bulmuş? Romalılar. Bu demek oluyor ki ilk hırsızlık olayı da Roma'da olmuş. Yoksa durduğu yerde niye böyle bir alete gereksinim duysunlar. Ancak, bu ilk bulunan basit anahtar ve kilit mekanizması 18. YY.a kadar bir değişikliğe uğramamış. Demek ki bu süre içerisinde hırsızlar, ancak kendilerini geliştirebilmişler. Maymuncuğu icat etmişler ve anahtarcılık sektörünün ilerlemesine neden olmuşlar. 20. YY.da ise Yale sistemi yapılan anahtarlar tüm dünyada benimsenmiş.
.
Anahtar deyince herkesin aklına farklı imgeler gelir. Bir anket yapılsa, en fazla dile getirilen ev ve araba anahtarı olur herhalde. Başka, başka... Kasa anahtarı, sandık anahtarı ... Okul çağındaki test çözmekten başı dönen çocuklarımızın başının derdi;''cevap anahtarı.'' Müzikle, notayla uğraşanların şüphesiz belleklerinde kıvrım kıvrım dolaşan ''sol anahtarı'' için de farklı anahtarlar diyebiliriz.
.
Aslında Öz Türkçe sözlüklerde ''Açkı-Açar'' olarak değiştirilse de, anahtar sözcüğünü herhalde daha çok seviyoruz. Ben bugüne kadar duymadım:''Aman açkını almayı unutma'' gibi bir cümle. Veya '' Açarımla kapıyı açar girerim'' bana gülünç geliyor. Bir gün sadece tepki ölçmek için bu kelimeleri kullanacağım.
.
Dostluk açkılarınızı kaybetmemeniz dileğiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder