9 Nisan 2009 Perşembe

İlkbahar


İlkbahar deyince aklımıza ilk ne gelir?

Herhalde, her birimizin yanıtı farklıdır. Ben ip ucumu çoktan verdim: ''Güler yüzlü papatyalar'' Şehrin dört bir yanına, adeta sihirli bir el tarafından tohumları gelişigüzel serpiştirimiş güzel çiçek.

İlkbahar; üzerinde yaşadığımız kuzey yarım küre için 21 Mart-21 Haziran tarihleri arasında yer alan zaman dilimi. Bizi; kutuplarda, ekvatorda yaşayan insanlardan farklı kılan bu mevsimi soluduğumuz için, herhalde çok şanslıyız. İlkbahara merhaba demek, yeni yıla girmekten çok daha önemlidir benim için. Çünkü, doğadaki muhteşem yenilenmeye ruhumuzla eşlik etmeye hazırız bu mevsimde.

Sokağa çıkıp aldığımız her derin nefeste; çimenin, çiçeğin birbirine karışmış doğal parfümünü duyumsayabilmek ne büyük mutluluk. Geçmişte yaşanmış baharların film karelerine anlık gidiş gelişleri sağlayan koku cümbüşü.

Bir zamanlar, patlıcan, fasulye gibi sebze ve meyvalarımızla bu mevsimde hasret giderirdik. Kokularını ilk kez bu mevsimde duyardık; domatesin, salatalığın. Oysa artık lezzetini yitirmiş bir şekilde ve şekilsizlikte dört mevsim bulabiliyoruz onları. Domatesi özlemeyi özledik.

Baharın her yaş grubu için de anlamı farklı: Çocuklar, parklarda dilediğince koşup, oynamanın keyfini sürüyor. Gençler, mevsimin kapısına yığılmış, aşık olmak için adeta sıra bekliyor. Yaşlılar, metabolizmalarındaki değişimin bünyelerinde yarattığı hasarları onarmaya çalışıyor.

Topraktaki börtü-böcekten, gök yüzünde uçan kuşa kadar tüm canlılarda umut verici bir canlanma var bu mevsimde. Haydi ne duruyoruz, biz de katılalım bu coşkuya. Şeyh Ethem Efendi'ye kulak verelim:

Bahar oldu beyim evde durulmaz.
Bu mevsimde çemenzare doyulmaz
Gezer bülbül gibi gönlüm yorulmaz
Bu mevsimde çemenzare doyulmaz.

(Hüzzam makamı)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder