24 Ocak 2009 Cumartesi

Türk Sanat Müziği

Her Türk evladı; bir gün gelecek Türk Sanat Müziğini çok sevecek.

Yukarıdaki söz öz be öz bana aittir. Biraz iddialı olmakla birlikte en ummadığım insanlar üzerinde yaptığım gözlemler neticesinde kanıtlanmıştır. Bu da biraz mahkeme tutanağı gibi oldu, neyse.

Ben, bir TSM sevdalısıyım diyebilirim. Her geçen gün artan bu sevgi ve bağımlılığım bana inanılmaz huzur veriyor. Kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. Hele ki TV ekranlarından izlediğim bir yığın olumsuz, sevimsiz ve ruh sağlığıma zarar veren programdan kaçmamı sağlayan bir dost adeta. Hani mezarlıktan gece geçmek zorunda kalan insanlar korkularını bastırmak için ıslık çalar ya, ben de ülkemde ve dünyada yaşanan korkunç olaylardan etkilenmemek için ona sığınıyorum sanki.

Ne tür olursa olsun, müzik; yaşamın fonu olmalı. Yemek yerken, dinlenirken, çalışırken, hatta uyurken bile başucunda hafif hafif güzel birşeyler çalmalı insanın.

Müzik, anıların en baş tanığıdır. Duyduğunuz bir melodi, sizi öyle yerlere götürür ki; geçmişte yaşadığınız bir anınızı, başka hiçbir şey bu kadar ayrıntılı anlatamaz. O ezgi, size bir dönemi hatta bir günü tekrar yaşatır. Üzerinizdeki elbise, ayağınızdaki ayakkabı, boynunuzdaki kolyeye kadar, bugün gibi anımsarsınız; kulağınıza ulaşan üç dakikalık bir şarkıyla.

Türk Sanat Müziğini Türk mutfağına benzetiyorum. O kadar çeşit, o kadar farklı lezzet içeriyor ki, yedikçe yiyesiniz geliyor. Oysa pop müzik, ayaküstü birşeyler atıştırmak gibi. Derinliği olmayan, kültüre katkı sağlamayan günübirlik müzik.

En ince duygular, en güzel aşklar; ne güzel saza, söze dökülüvermiş öz müziğimizde. Ne güzel benzetmeler yapılmış. Yukarıdaki resimde olduğu gibi, üstünü bulutlar kaplayan dağ ''Kâh başı duvaklı, bir gelin gibi'' ; Sadi Işılay'ın bestesiyle ne güzel anlam kazanmış.

Müzik; ruhun gıdası ve ilacı diyerek sözlerimi bitiriyorum.

Sağlık,huzur ve müzik dolu günler dileğiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder